2018 (ve 2019’un) En Önemli Dijital Öğrenme Gündemleri
Yeterli bilgiye ulaşmanın yerinin üniversite olduğu, iş hayatının ise kişinin tecrübe kazandığı dünya artık sona ulaşıyor.
2018 sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada politik, ekonomik, kültürel radikal değişimlerin yaşandığı bir yıl oldu. İlk bakışta, bu değişimlerle teknolojik değişimler arasında doğrudan bir nedensellik görmek zor. Youtube’da size hangi videoların nasıl önerildiği ile ülkelerin veya partilerin iktidar mücadelesi arasında ne bağlantı olabilir ki? Ancak ikinci bir bakışta, biraz da hayal gücü ve dijital öğrenme ile bu bağlantıları görmek mümkün.
Örneğin, Palantir veya Cambridge Analytica gibi şirketlerin ana işi, teknolojiyi kullanarak geçmişte hiç mümkün olmayan bir derinlikte tüketim ve diğer alışkanlıklara göre profilleme yapmak. Başka bir örnek, yaptığınız Google aramaları (giriş yapmamış ve gizli tarayıcıda olsanız bile) sizi belirli balonlar içerisinde tutarak sonuç getiriyor.
Öte yanda ise teknolojinin tüm unsurlarının teker teker değil ancak kümülatif etkisi üzerinden açıklanabilecek çoğu değişim var, bunların başında ekolojik kriz, bu krizin yarattığı küresel mobilizasyon, insanların birbirleriyle iletişim kurma, yaşama ve çalışma şekillerinin değişimi geliyor. Artık çevremizdeki insanların hayatları ile ilgili önemli haberleri (kim taşınmış, çocuğu olmuş, evlenmiş, işten ayrılmış) Instagram’dan öğreniyoruz. Yani, normlar çok hızlı değişiyor — başarının hem tanımı hem de koşulları yeniden yazılıyor.
Meta-Beceri: Öğrenme
Tüm bu değişimlerin merkezinde ise (özellikle iş hayatındaki başarıya baktığımızda) yetişkin öğrenmesi var. Yeterli bilgiye ulaşmanın yerinin Üniversite olduğu, iş hayatının ise kişinin tecrübe kazandığı dünya artık sona ulaşıyor. Artık öğrenmek, daha doğrusu yeni beceri geliştirme becerisi, her şeyden önemli. Bu adeta altın bir anahtar niteliğindeki bir “meta” yani üst kategori beceri.
Başarılı kişiler başarısız olacak kişilerden, başarılı şirketler başarısız olacak şirketlerden, “yeni bilgiyi en kaliteli ve verimli şekilde işleme ve içselleştirme” boyutuyla ayrışıyor. O yüzden çalışanların daha hızlı öğrenmesine imkan vermek değer üreten organizasyonların birinci stratejik önceliği.
Tabi ki eğitim konusu ne kadar önemli olsa da hiçbir zaman “acil” olmadığı için kriz zamanlarında ilk ertelenenlerden oluyor. Bunu dengelemek, tekrar tekrar gündeme getirmek, kritikliğini hatırlatmak, vizyonlu kişilerin omuzlarında taşıması gereken bir yük.
İşte bu arka planda, 2018’de kurumsal öğrenme alanında dünyadaki en önemli 8 trend:
1. Merkezi İş Becerileri: Towards Maturity, Fosway, Linkedin Learning ve Deloitte gibi kaynakların ortak işaret ettiği üzere, odakta en net olması gereken konular liderlik ve yönetim becerileri, problem çözme, işbirliği, işyeri iletişimi, kendi kendine öğrenme becerisi.
2. Mikro-öğrenme: Kısa video veya kliplerle anlaşılabilir, lafı dolaştırmadan işin özüne temas eden, öğrenen kişinin gündelik hayatının içine karışan ve zamana yayılan öğrenme içerikleri ve modelleri kullan. Özellikle mobil cihazlar ve veri hızlarının artmasıyla her yerde – her zaman öğrenmenin önemli formüllerinden biri öğretilmek istenen içeriği küçük ama anlamlı parçalara bölebilmek.
3. İçerik Kürasyonu: Satya Nadella’nın zamanında söylediği gibi, çağımızın en kıt kaynağı artık “bilgi” değil, “dikkat” (veya, ilgi – odak). “Üst düzey satış nasıl yapılır?” diye arattığımda karşıma çıkan bir okyanus dolusu içerik var. Peki bunların hangileri en doğru , en kaliteli ve anlaşılması en kolayı? İçerik kürasyonu bir uzmanlık işi. Hem konuya çok hakim olmak, hem de öğrenecek kişilerin ihtiyaçlarını bilmek gerekli. Geçtiğimiz yıllarda e-öğrenmenin bocalamasının en önemli gerekçelerinden biri, kürasyondan geçmemiş, bilgi yığınlarının sunulmasıydı.
Peki ya Eğlenerek Öğrenme?
4. Video Tabanlı Öğrenme: Youtube dünyada Google’dan sonraki en büyük arama motoru. “Kravat Nasıl Bağlanır?”’dan “Kariyer Seçimleri Nasıl Yapılır?”’a kadar devasa bir cevaplar kütüphanesinin bu kadar ilgi görmesinin sebebi, videonun izleyiciyi birçok kanaldan meşgul etmesi. Ancak kritik nokta kalite. Kendimiz tüketici olarak sürekli kaliteli video içerik tükettiğimiz için, kötü içerik izlemek istemiyoruz. Yankılı ofis odasında ses kaydından ve basit kamera açılarından öteye geçebilmiş – dizi kalitesinde video içerik yaratmak zor ve yatırım istiyor.
5. İnteraktif Öğrenme: Öğrenmenin kendisi aktif bir süreç. Nasıl iyi dinleyici sadece pasif olarak oturan ve dinleyen değil, düşünen, soru soran, anlamaya çalışan ise, bu durum öğrenme konusunda da aynı. Öğrenme deneyimini yaşayan kişi ne kadar bilişsel aktivite yaşayabiliyorsa (hareket, konuşma, düşünme) o kadar kalıcı öğrenmeye ulaşılıyor.
6. Sosyal Öğrenme: Öğrenme kişinin sadece iç dünyasına kapalı yaşadığı bir süreç değil, çok önemli sosyal bir boyutu var. İşinizi %20 daha verimli yapmanızı sağlayacak bir yöntem keşfettiğinizi ve bunu meslektaşlarınızla tartışarak, farklı görüşlerden fikirler alarak ve diğer insanların takdiri ve onayını alarak hayatınızın bir parçası haline getirdiğinizi düşünün. Etkisi çok daha yüksek.
7. Adaptif / Kişiselleştirilmiş Öğrenme: Herkesin öğrenme ihtiyaçları ve mevcuttaki bilgi kümesi, kişinin o konuya ilişkin duyduğu “merak haritasını” şekillendiriyor. Gelen bir bilgi, sizin merak haritanızla ne kadar uyumlu ise o kadar çabuk içselleştiriliyor. Lise – Üniversite sıralarındaki gibi “hoca”nın tek kanaldan anlattığı ve herkesin dinlediği model yerine, herkesin kendi ihtiyaçları ile şekillenen öğrenme çok daha değerli. Bunu aslında zaten içgüdüsel olarak yapıyoruz. Genelde eğitimlerde, bir konu ilgi çekmeyince hemen gözler telefonlara kayıyor.
8. Oyunlaştırma ve Oyunlar: Hem oyun, hem de oyunlaştırma konusu ciddi bir iş. Oyun oynayan kişi, dikkat ve ilgisini çözmeye çalıştığı probleme vererek o sırada yüksek konsantrasyon yaşadığı “akış” haline giriyor. Bu da öğrenme için çok destekleyici bir unsur. Buradaki önemli nokta, oyunlaştırma deneyimlerinin rozet vermek ve puan toplamakla sınırlı kalmayan, örülü ve kapsayıcı iyi tasarımlar olması.
Gelecek
2019 gelecekle ilgili belirsizliklerin azaldığı bir yıl olmayacak. Bu yüzden belirsizlikle iyi başedebilen, yalın düşünen ve çalışan, deneme yanılma yapmaktan korkmayan kişiler başarılı olacak. Bunun özünde sürekli öğrenme tutumunu benimsemiş olmak var. Artık, sadece öğrenmeyi merkeze alan kurumların ayakta kalabileceği bir dünyadayız.
Şimdiden iyi yıllar!
Ozan Dağdeviren – İnanç Ayar
HerGünÖğren Kurucu Ortakları
Detaylı okumayı önerdiğimiz ek kaynaklar 1, 2, 3.